Bir blog yazmak istiyorum ile başladı bu serüven ve en sonunda web sitesi açmaya dönüştü. Web sitesi açıldı, fakat blog yazıları bir türlü gelemedi.
Kafam okadar dolu ki nereden başlasam ne yazsam bilemedim. Ve bugün koçluk konferansında konuşmacılardan bir kişi, tam da konuşma kapanırken bir şiir okumak istiyorum dedi ve siz koçların yaptıkları aslında budur diye de ekledi.
Şiiri dinledim… Dinlerken şöyle bir daldım. Şiirde bahsi geçen bahar temizliğini bir bir ben kendimde uyguladım. Kolay değildi elbette gene de geçildi o yollardani tırmanıldı o dağlardan, aşıldı engeller herşeye rağmen yapıldı keyifle istekle. İşte tam da bunun için çok etkiledi bu şiir beni.
Şiir bitti. Şöyle bir durdum ve evet dedim biz gerçekten de koç olarak kişilere içlerinde ki. ruhlarında ki bahar temizliklerini yapmalarına yardımcı oluyoruz. Bu durum bundan daha düzel anlatılamazdı. Bu şiirle başlamak istedim ilk blog yazıma;
Bahar Temizliği
Temizlik yaptım bugün..
Hem de tüm benliğimde.
Bütün kaslarımı, sinirlerimi, kemiklerimi hatta kanımı bile temizledim.
En küçük yerlerine, kıvrımlarına girmiş, sinmiş tüm pislikleri attım.
Kırgınlıklarımı dışarı çıkardım ilk önce.
Görmenizi isterdim.Nasıl da çok yer kaplıyorlarmış, inanmazsınız.
Bağışlamayı yerleştirdim yerine özenle.Titizlikle her birinin üstüne ektim tohumlarını.
Her yere, görebildiğim, göremediğim her yere serptim.
Atarken kırgınlıklarımı, bakmadım neydi onlar diye.
Geçmişimden de bir parça kalsın istemiyordum.
Gelecek geçmişten çok daha fazla yaşanası.
Bakmadım, merak da etmedim.
Bağışlamayı ekerken tekrar kırılmaktan korkuyordum belki.
Kıskançlığımı çıkardım. Meğer ben ne az kıskançmışım.
Çok kolay oldu. Sevindim.
Sanki kaybetmiş bir eşyamı bulmuş gibi oldum.
Çok şükür ki kin ve nefret yoktu yüreğimde.Nasıl temizlerdim hiç bilmiyorum.
Sıra korkularıma gelmişti.
Çıkarmaya bile korktum önce.
Nede çok alışmışım onlarla yaşamaya.
Bunca acı ve endişeye nasıl alışılır?
İçten içe bir sevgi nasıl duyulur anlayamadım.
Yerini, toprağını sevmiş mor bir menekşeydiler.
E… ne de olsa iyi bakmıştım onlara.
Her gün yeni yeni korkular ekleyip, endişelerimle sulamıştım.
Mutluluklarımı, ümitlerimi ne de çok ihmal ettiğimi anladım o an.
Bu ilgiyi onlara verseydim, her gün onları düşünüp birer umut daha ekseydim; almadan verip, beklemeden sevseydim.
Her şeyden önce içimdeki gücün ve sevginin daha fazla farkında olsaydım,böyle bahar temizliklerine ihtiyacım kalmazdı.
Çok zorlandım korkularımla.
Birbirlerinin içine halkalar misali girmişlerdi.
Kenetlenmişlerdi adeta.
Ama onları da sevgiyle çıkardım.
Bir bebek şefkatiyle, öperek, severek, okşayarak.
Ve onları yaşamaktan, hem de bir zamanlar bir kabus gibi yaşamaktan, pişmanlık duymadan çıkardım.
Kızsaydım onlara, bağırıp çağırsaydım,yine dönüp dolaşıp geleceklerini biliyordum.
Güzel kokular geliyor içimden.
Saçlarım hep parlak gibi dururdu ama parlak değilmiş.
Ellerim her zamankinden daha yumuşak, tenim hiç olmadığı kadar duru,
Bir su gibi sesim.
Temizlik yaptım bugün. Bahar temizliği.
Neşe ektim, hoşgörü, güven, sevgi ektim.
Almadan vermeyi,sevilmeden de sevmeyi, paylaşmayı ektim.
Sağlık ektim, bol sıhhat…
Korkusuzlukları ektim alabildiğine…
Saatlerce ektim korkusuzluğu…
Çılgınlık ektim, doğallık. Sonsuzluk…
Bağışlama ektim.
Aşk ektim her hücreme.
Coşku, heyecan, sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana…
Kabullenme ektim. Baş eğme değil. Olduğu gibi kabullenme.
Yazarını maalesef bulamadım çok teşekkür etmek isterdimç